Cuma, Aralık 18, 2009

B612'den Dünya'ya

İçine iki Dünya Savaşı sığdırabilmiş bir yüzyılın çocuklarıyız biz.İnancın terörle birlikte anıldığı bir ortamın havasını soluduk.Bugün benim yaşlarımda olanlar henüz bebekken yüzleştiler nükleer sorunuyla.Silah markalarını, patlayıcı adlarını daha iyi bilir olduk oyun adlarından.Çocukları vurulmuş, çocukları öldürülmüş, çocukları asılmış bir ülkenin kaosunun gölgesinde, içlerindeki çocuğu öldürerek büyüyen sözüm ona "indigo"larız hepimiz.İndigonun bar, kirlenmenin de "güzel" olduğu bir dönemde meziyet sahibi bir lider bulmayı hayal sanırdım.Pek de akıllı olmayan hayalgücüm dahi lider kelimesinin yanına yakışabilecek sözcükleri bulamıyordu öyle ki. "Dürüst Lider" olabilir miydi? Ortadoğu'dan çekileceğini açıklayıp ilk yatırımını orduya yapan "Siyah Adam" olmasaydı belki...Ya "Cesur Lider"? Lezbiyen kızını reddetmek yerine arkasında durabilseydi "biri", tıpkı kan dökerken koltuğunda durabildiği gibi...Tam da bu umutsuzluğun içinde kaybolup "Lider"i otobüs firması olarak kaydetmek üzereyken hatırladım yıllar önce tanıdığım gerçek bir önderi Le Petit Prince nam-ı diğer Küçük Prens'i.

Küçük Prens (Le Petit Prince) (1) Antonie De Saint Exupery’nin Almanya’nın Fransa’yı işgal etmesi üzerine gittiği Amerika’da yazdığı kitaplarından biri ve de adanıdan en çok söz ettireni. Kendisi bile başlı başına “ideal” örneği olan Küçük Prens’in tilki ile yaptığı konuşmada geçer benim aradığım cevap.Küçük Prens’e kendisinin niçin evcilleştirmesi gerektiğini anlatırken şöyle der tilki: “Sadece ecilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin. İnsanlarınsa hiçbirşeyi anlayacak vakitleri yoktur.(...)Sözgelimi sen şimdi benim için yüzbinlerce oğlan çocuğundan birisin.Ne senin bana gereksinimin var ne de benim sana.Ben de senin için yüzbinlerce tilkiden biriyim.Ama beni evcilleştirirsen birbirimize gereksinim duyarız.Sen benim için dünyada bir tane olursun ben de senin için.(...)Gülünü bunca önemli kılan uğruna harcadığın zamandır.”

Yöneticisi olan toplumların ihtiyaç duyduğu “ideal lider” formulü de bu bence:evcilleşmiş olması.Geldiği yere ait ve laik olması...Bir lider halkının tamamına aynı mesafede durabiliyor ve tamamının hayatından ne eksik ne fazla kendi hayatı kadar endişe duyabiliyorsa, bir işe imza atarken ya da o işi seçerken seçilmiş ve özel biri olduğunun bilincinde hareket edip kendisini seçenlerin de özel olduğunu unutmadan yaşayabiliyorsa işte o vakit gerçekten “lider” olur.Ancak böyle bir durumda mümkündür Had Gadia’nın (2) bir parçası olmamak,düzene uyup kirlenmemek, dünyanın bir yanında çocuklara bayram hediye ettiği için böbürlenilirken diğer yanında döneminde verdiği sürgün kararlarıyla diktatör olarak anılıp aynı sebeple Küçük Prens diye bir kahraman yaratılmasına sebep olmadan (3) herkes için eşit olabilmek.Ego var oldukça kolay olmayacaktır tabii ki bu kadar törpülenmek.Ancak tilkinin de dediği gibi; “insan evcilleştirmeyi kabul etti mi, biraz gözyaşını da göze almalı?"



Kaynaklar:

1: www.kucukprens.org Erişim Tarihi:02.12.2009

2: Had Gadia üzerinde var olan tartışmalara rağmen genellikle İsrail'e ait olduğu kabul edilen bir çocuk şarkısıdır.El Kavretiko olarak da bilinir.Dinlemek için; http://www.vidivodo.com/172105/free-zone-had-gadya

3: (Y.N):Küçük Prens'te B612'yi keşfeden Türk "diktatör" Mustafa Kemal, B612 ise Mustafa Kemal'in Türk Tarih Kurumunu kurmasına vesile olan ve araştırılmasına dair yazılı emir verdiği Kayıp Mu Kıtası(Atlantis)dır.
Hale BAYRAK

> Grup 1 <

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder