Venedik... Kanallarıyla, karnavallarıyla, ticaretiyle, kültür ve sanatla iç içe oluşuyla tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu azizleriyle korunan merak uyandıran bir kent. Şehir yüzyıllardır ticaretten sanata birçok alanda dönüşüme ve gelişime uğramıştır. Zamanında tüccarların hakim olduğu kent, bugün binlerce mimar ve sanatçının ayrıca sanatsever turistlerin hakimiyeti altına girmiştir. Şehir sadece merkeziyle değil çevresindeki irili ufaklı birçok adayla birlikte gezilmesi ve keşfedilmesi gereken yerlerden biridir. Bugün başlı başına bir marka olan Venedik, bu marka halini cam müzeleriyle, her yıl yapılan karnavallarıyla, ünlü “Venedik Bienali” ile korumakta. Şehrin en önemli yapısı olan “Fenice Tiyatrosu (Teatro La Fenice)” da şehre katkılarını bu bağlamda hiç eksik etmemiştir. Yapı dünya genelinde birçok operanın prömiyerine ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bazıları; Beatrice di Tenda (Vincenzo Bellini)(1833), Emani (Giuseppe Verdi)(1844), Signor Goldoni (Luca Mosca)(2007)‘dir. İnşaası 1792 yılında biten binanın adının ingilizce anlamı “phoenix” yani küllerinden yeniden doğan anlamına gelir ki bu da bize binanın 1836 ve 1996 yıllarında iki kez tamamen yanıp kül oluşunu ve yeniden yapılışını hatırlatır. 2003 yılında Unesco tarafından yapılan restorasyonla kullanımına devam edilen yapı günümüzde bienalden müzik festivallerine kadar birçok alandaki etkinliklere ev sahipliği yapar. Venedik meraklısı turistlerin ilgi odağı halindedir. Fenice Tiyatrosu artık sadece Venedik’in değil tüm dünyanın en önemli sahnelerinden biridir.
Fotoğraf, Fenice Tiyatrosu’nun izleyici kısmı, Wikipedia