Yirmi birinci yüzyılın ekonomik gidişatı Marx’ın haklılığını ispatlıyor. Dünya da ki ekonomik krizin nedenlerini anlamaya çalışan kapitalist iktisatçılar Marx’ı okumaya başladılar.
Bir zamanlar 90’lardan sonra Beyazıt Meydanı’nda üç dört milyona satılan sosyalist yayınlar tekrar kitapçıların raflarında en baş köşede yerlerini aldılar, bu kitapları okuyan okuyuculara dudak bükerek bakanlar bu gün o kitaplardan örnekler vererek konuşuyorlar.
Bu durum bir dönem Nazım Hikmet’i ülke haini olmakla suçlayan politikacıların,günümüzde Nazım’ın şiirlerine can simidi gibi sarılmalarına benziyor.
Yaklaşık bir ay önce Pera Müzesin’ de seyrettiğim, Philippa Diaz ‘nın yönettiği ‘’Yoksulluğun Sonu mu? ‘’adlı belgesel film Afrika’dan Latin Amerika’ya yoksul mahallelerde çekilen film, yoksulluğun gerçek nedenlerini gözler önüne seriyordu. Kapitalizmin ayakta kalmak için insanları doğal kaynaklardan ve topraklarında nasıl uzaklaştırıp yoksullaştırdığını gösteriyordu.
Belgeselde dünya çapında aldıkları kararlarla önemli yer teşkil eden kişilerle röportaj yapılmıştı. Bu kişiler yoksunluğun ve borçlandırmanın nasıl bilinçli olarak planlandığını anlatıyorlardı. Hatta konuşmacılardan biri Marx’ın ‘’Dünyanın bütün işçileri birleşin’’sözünü onaylarcasına Brezilya’da halkın sokaklara dökülerek sularının özelleştirlmesine karşı, nasıl bir mücadele verdiklerini ya da Brazilya başkanın Lula Silva’nın toprak reformunu başlatma hikayesini anlatıyordu.
Yoksulluğun kader olmadığını istenirse değişebileceğini sömürenlerin ağzından duymak Marx’ı bir kez daha haklı çıkartıyor.
NURSEL DOĞAN
> Grup 4 <
> Grup 4 <