Pazar, Ekim 11, 2009

GERÇEK

Hakikat ve gerçek kelimeleri birbirini tamamlayan olgular olup, anlam olarak ta oldukça yakındır. Fakat “ Hakikat tektir yani unique’tir*” , gerçek ise göreceli olduğundan değişken ve çoğuldur. Gerçekler bireysel ve yoruma açık olabilir ancak hakikatte bu söz konusu olamaz. “Gerçeğin yaptırım gücü vardır, hakikat ise sadece doğrulukla alakadır.**”. Gerçekler çıkar ve güç elde etmek amacıyla çarptırılabilir. Gülün adı filmindeki rahiplerin baskı ve otorite kurmak amacıyla suçsuz insanları cinayetten yargılaması bu çarptırmaya güzel bir örnektir. Suçlanan insanların gerçekleriyle mahkemenin gerçekleri farklıdır. Filmin son kısımlarında çözebildiğimiz asıl katil ise hakikattir. 
  
Gülün adı filmindeki öğrenme metotları tamamen bilime, gözleme ve araştırmaya dayalıydı. Onlara verilen bilgilere kör bir şekilde inanmadılar. Olayları irdelediklerinde farklı sonuçlar elde eden Baskerwille’li William ve Dom Adso, filmin ilk bölümlerinde şeytanın öldürdüğüne inanılan gencin aslında intahar ettiğini bu metotlar sayesinde açıklığa kavuşturdular. Genç çömez uygulamalı eğitimden bir hayli etkilenmiş filmin başı onun seneler sonraki anlatımıyla başlıyor. Araştırmaya ve gözleme dayanan eğitimin ne kadar akılda kalıcı bu sayede anlayabiliyoruz. 

İnanç ve ibadet konusuna gelecek olursak, ibadet şekilleri her ne kadar farklılık gösterse de inançların birbirine benziyor olması özellikle tek tanrılı dinlerde gözlemleyebileceğimiz bir durum. Aynı dinin değişik mezheplerinde bile ibadet şekilleri oldukça çeşitlilik sağlamaktadır. Önemli olan nokta inançtan yoksun bir ibadetin faydasızlığıdır. Gülün Adı filminde ise fransisken mezhebinin çeşitli ibadetlerini gözlemleyebiliyoruz. Örneğin bir fransisken liderinin Meryem Ana heykeli önünde yüzükoyun yatması gibi. 

Ozan Korkmaz

> Grup 4 < 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder