Pazar, Ekim 11, 2009

ADIYLA VAR OLUR BİR ZAMANLAR GÜL OLAN*

İnsan bir şeye inanma ihtiyacı hisseder. İman bizleri ayakta tutan, açıklayamadığımız olaylara cevap veren, düzeni sağlayan bir olgudur. İnsanoğlu farklı şeylere inansa da inanma ihtiyacı özünde aynıdır. Tanrı’ya, İsa’ya, Muhammed’e, Puta, İneğe, Bilime, Şeytana… İnandığımız ögeler kendi içinde kollara ayrılır, bu kollar birbirleriyle hem uyuma hem de fikir ayrılığına düşerler zira inandığımız şey aynı olsa da yorumlayış biçimlerimiz farklıdır. Örneğin Katolikler: Benediktenler, Fransiskenler, Dominikenler diye ayrı mezheplere ayrılmışlardır. Gülün Adı filminden de hatırlayacağımız gibi Orta Çağ İtalya’sında geçen Melk’li Dom Adso’nun ağzından dinlediğimiz hikâyede Hristiyanlığa inanıp, Hristiyanlığı, İsa’yı, öğretilerini farklı yorumlayıp, kilisenin fakir bir yaşam tarzı mı yoksa zengin bir yaşam tarzı mı sürmesi hakkında fikir ayrılığına düşmüşlerdir.


Her insan kendi gerçekleri doğrultusunda yaşar. Merak ederek, araştırarak, soru sorarak, sorgulayarak bilinmeyene ulaşmak ister. Bilinmeyen çekicidir, yasak olan çekicidir. ‘İsa’nın güldüğü görülmemiştir!’(1) Gülmek yasaktır, gülmek şeytanın özelliğidir. Kilise tarafından baskıyla, korkuyla düzene sokulan insanlar, nasıl söyleniyorsa öyle yaşamaya mahkûmlardır zira cahillerdir. Aristoteles’in Poetica adlı eserinin ‘hiç var olmayan’ ikinci cildi Komedya’nın, bilgiye aç olan Baskerwille’li William tarafından aranmasına şahit oluyoruz Gülün Adı’nda. Bir rahibin inandıklarını, inanmak istediklerini tasdikleyen kitabı bulabilmeye, okuyabilmesine olan açlığı… Öğrenme! Bizleri daha iyi, daha kaliteli yapan şey değil midir öğrenme arzusu? Kendini geliştirebilmek, sorulara cevap bulabilmek, gerçekleri gün yüzüne çıkarabilmek…

‘Gülmek korkuyu öldürür ve korku olmadan inanç olmaz çünkü şeytan korkusu olmazsa Tanrı’ya ihtiyaç kalmaz. Gülmek basit insanların eğlencesi olarak kalacak ama ya bu kitap yüzünden bilgili insanlar her şeye gülmenin kabul edilebilir olduğunu söylerse? Tanrı’ya gülebilir miyiz? Dünya yeniden kaosa sürüklenir.’ der kör rahip Jorge. Kendi doğruları adına dolaylı yoldan cinayet bile işlemiş hatta zehirli sayfaları yiyerek kendi bedenini kitaba mezar etmiştir. Korkuyorsan araştırmazsın, sorgulamazsın, öğrenemezsin, önüne koyulana razı olur, gelişemezsin. Korkuyorsan konuşamazsın, karşı çıkamazsın, düşünemezsin, fikir teatilerinde bulunamazsın zira bir fikir sahibi değilsindir. Korkarsan bir piyon olarak yaşar, yönetilerek ölürsün. Aslında hiç var olmamışsındır… Descartes ne güzel söylemiş, ‘Düşünüyorum öyleyse varım.’

*yalnız adlar kalır geriye…



Ledün KIZILIRMAK
 
> Grup 1< 


1- Jorge ile William tartışırken, Jorge’nin söylediği söz. (Gülün Adı)
* Gülün Adı adlı romanda geçen son söz.

Kaynaklar:

en.wikipedia.org/wiki/The_Name_of_the_Rose_(film) 
The Name of The Rose (Jean-Jacques Annaud (Umberto Eco) )
Fotoğraf; The Name of the Rose (film)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder