Çarşamba, Kasım 11, 2009

GALATA KULESİ

İzlediklerimin arasında en çok Galata Kulesi'nin anlatımı etkiledi beni. Anlatıcı Galata Kulesi'ni anlatırken tarihi bilgileri, yapının mimari bilgileri, - küçük bir araştırma ile her yerden bulabileceğimiz bilgiler- haricinde bize eli, kolu, gözü, kulağı olan yani yaşayan bir varlığı anlattı. Kendi yorumlarını katarak kulenin mutsuzluğundan bahsetti. Onca restıreye rağmen dışarıdan bakıldığında alabildiğine baş döndürücü ve heybetli olan İstanbul'un en güzel gözünün gece olduğunda o güzel manzaraya kör baktığını anlattı.

Hepimiz mekanlarımızı anlatırken güzelliklerinden bahsettik, evet hepsi İstanbul'un binlerce güzelliğinden biriydi fakat hepsinin talihsiz bir hikayesi vardı. Galata Kulesi'ni anlatırken sadece güzelliğini anlatmadı, anlatıcıya göre kulenin laneti dediği küçük bir sırdan haberdar etti bizi. Osmanlı'dan sonra kule yangınlar ve depremlerden kurtulamamış uzunca yıllar boyu.

Onca talihsiz olaya rağmen hala ayakta dimdik duran bu yapya hayranlığımı arttırdı bu sunum. Bu sunum Galata Kulesi'ni bir de ankatıcının gözünden görebilmem için, kuleyi yeniden ziyaret etmemi sağladı. Galata kulesi için okduğu şiirdi sanırım sunumdaki bütünlüğü sağlayan. Şairin Galata Kulesi'ni kişileştirmiş olması ve İstanbul'un iki kulesini birbirine yakıştırmış olması beni çok etkiledi; Anlatımda ki bütünlük sanırım bu sunumu seçmeme sebep olan. Hem görsel, hem bilgi olarak hem de hikaye ve duygu olarak beni doyuran bir sunumdu. Hikayesi vardı, Galata Kulesi yaşıyordu karşımda ve çok gerçekti...


M. Aysima DÖŞEREL

> Grup 4 <

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder